Temel Dental Radyoloji Terimleri

Miliamper x ışını yoğunluğunu, bir başka ifade ile birim zamanda kullanılan foton miktarını ifade eder. Miliamper değeri yükseldikçe üretilen foton (ışınım) miktarı artar. Dental radyolojide düşük miliamperde çekim yapılması tercih edilir, genellikle 10mA değeri dental radyoloji için kullanılabilecek maksimum dozdur. Daha üst değerler medikal radyoloji için uygun olup dental radyoloji için çok yüksektir. Yüksek mA süre ile çarpıldığında logaritmik olarak absorbe edilen dozu arttırır.

kV değeri x-ray enerjisinin gücünü ifade eder . X ışınlarının gücü mesafe ile de ilişkilidir. Panoramik röntgenlerde mesafe kısa olduğu için 60-80 kV arası değerler yeterli olmaktayken, sefalometrik çekimlerde 90 kV’ye varan değerler kullanılabilmektedir.

Radyoloji uygulamalarında optimum doz ve görüntü kalitesi ilişkisini açıklamak için geliştirilmiş bir kavramdır. ALARA= As Low As Reasonably Achievable kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Akla uygun bir görüntü elde edebilmek için mümkün olduğu kadar düşük doz uygulamasını ifade etmektedir. Tüm Morita radyoloji cihazları ALARA prensibine uygun çalışmaktadırlar.

X ışınlarının bazı filtreler ve kurşun levhalar vasıtası ile belirli bir formu ve boyutu olan kontrollü bir demet halinde yönlendirilmesidir. Radyoloji cihazlarının bu işlemi yapan aparatlarına kolimatör adı verilir.

X ışınlarını algılayan unsurun doğrudan ağzın içine yerleştirilerek yapılan tetkike genel olarak intra oral radyografi adı verilir. Algılayıcı unsur periapikal röntgen filmi, Radyo Vizyo Grafi Sensörü (RVG) ya da Fosfor Plak (PSP) olabilir. Intra oral radyografide kullanılan ortak ekipman periapikal röntgen cihazıdır.
X ışınlarını algılayan unsurun ağzın dışında olduğu tetkiklere genel olarak extra oral radyografi adı verilir. Algılayıcı unsur bir analog röntgen filmi ya da dijital sensör olabilir. Konvansiyolen ya da dijital panoramik diş röntgenleri, sefalometrik röntgenler ve dijital dental tomografiler birer extra oral radyografi cihazıdırlar.
Diş hekimliği radyolojisinde 3 boyutlu tomografiyi ifade eden bu kavramın farklı isim ve kısaltmaları vardır. Dental Volumetrik Tomografi (DVT) veya Cone Beam Computerised Tomography (CBCT) de denilen bu radyolojik görüntülemenin temelinde görüntülenecek objenin etrafında rotasyon yaparak konik ışın huzmesi gönderilmesi yatar. Bu koni formundaki ışınlar önce bölge içinden geçer ve karşı tarafta bulunan sensör üzerine düşer. Bu arada rotasyon devam eder ve peşpeşe projeksiyonlar alınarak hacimsel bir görüntü datası oluşturulur. Elde edilen bu hacim verisinden istenilen kesitler alınarak ayrı ayrı incelenebilir.

X ışınlarını geçirme düzeyi az olan maddeler veya bölgeler radyo opak olarak adlandırılırlar. Çekim alanında radyo opak bir obje varsa film veya sensör daha az ışınım alır, bunun sonucunda görüntü daha beyaz, daha açık çıkar.

X ışınlarını geçirme düzeyi az çok maddeler veya bölgeler radyolusent olarak adlandırılırlar. Çekim alanında radyolusent bir obje varsa film veya sensör daha çok ışınım alır, bunun sonucunda görüntü daha siyah, daha koyu çıkar çıkar.

Dental tomografide görüntüleme alanını ifade eden bir kavramdır. Genellikle silindir şeklinde olup yüksekliği ve genişliği kullanılan cihaza göre değişiklik gösterebilmektedir. Bazı cihazlar birden fazla FOV seçeneği sunmaktadırlar. Dental radyolojide genel kabul gören prensip incelenmek istenen bölgeye uygun bir görüntüleme alanı seçilmesi yünündedir. Bu sayede eğer sadece belli bir bölge incelenecekse o bölgeye yetecek kadar bir FOV seçilir ve diğer alanların doza maruz kalması önlenir. Özelikle Morita ürünü dental tomografi cihazlarında bulunan gelişmiş kolimasyon sayesinde sadece çekilmek istenen bölgeye ışın gönderilerek doz yönetimi sağlanır.
Frankfurt Horizental Düzlemi olarak da adlandırılan bu düzlem çene eklemi ile zigomatik göz çukuru kemiğini birleştiren ve yere paralel olarak geçtiği varsayılan düzlemdir. Yüz üzerindeki izdüşümü kulak deliği ve gözaltı çukurunun bir cm altından açısız bir şekilde yere paralel olarak bir hat çekilerek tespit edilebilir.
Alnı, burnu, dudakları ve çeneyi dikey şekilde simetrik bir biçimde sağ ve sol olarak ikiye ayıran düzleme Mid Sagital Düzlem denir.
Maxilla ve mandibulada dizili bulunan dişlerin birbirleri ile temas edip kapandığı yere paralel olan düzleme Oklüzal Düzlem denir.

Yere paralel olarak alınan kesitlerdir. Bir diğer ifade ile horizental düzlemde görüntülenen kesitlerdir. Aksiyel kesitlerde çeneye yukarıdan ya da aşağıdan bakılır, dental arkın derinliği ve şekli gözlemlenebilir.

Karşıdan bakıldığında önden arkaya doğru alınan dikey kesitlerdir. Bir diğer ifade ile frontal düzlemde görüntülenen kesitlerdir.

Yandan bakıldığında yere dik olarak önden arkaya doğru alınan kesitlerdir. Bir diğer ifade ile lateral düzlemde görüntülenen kesitlerdir. Sagital kesitler hem kemiğin derinliğini gösterir hem de dikey yüksekliğini verir.

Bu tür kesitler özel bir açı verilerek oluşturulur. Diş kavisine uygun bir açı ile her dişe dik olarak alınan kesitler genel olarak “cross section” kesitler “radyal kesitler” veya bazen de “çarpraz kesitler” olarak adlandırılır

Tomografi görüntülerinde dental kavise paralel bir eğri çizerek yeniden kesit oluşturma işleminin genel adıdır. Curved MPR adı verilen türünde dental ark boyunca oluşturulan kesitler ortagonal yani dik açılı bir formdadır. Farklı açılarda da MPR çizilerek istenilen koronal, sagital ya da aksiyal planların çoklu kesit görüntüleri elde edilebilir.

Kafatasının kemik görüntüsü 3 boyutlu olarak simule edilmesi ve ekrana getirilmesidir. Bu hacimsel görüntüyü her yöne çevirmek, kesmek, parçalara ayırmak ve doku yoğunluğunu değiştirerek kemik yapısını ya da sadece dişleri görüntülemek mümkündür.

Klavuz görüntü olarak da adlandırabileceğimiz scout image dental tomografi cihazlarında kullanılan bir konumlama yardımcısıdır. Genellikle profilden (lateral) ve karşıdan (PA) tek şutlamalı röntgen görüntüsü ile oluşturulur. Bu rehber imajın bilgisayardaki ekran görüntüsü üzerinde çekilecek yer tespit edilerek cihaz asıl çekeceği tomografi konumuna yönlendirilir. Morita marka bazı cihazlarda panoramik röntgen de scout imaj olarak kullanılabilmektedir.

Temel Sterilizasyon Terimleri

Genel olarak sağlığı korumak ve sağlıklı yaşamak ile ilgili bir kavramdır. Tıpta ise mikroplardan arınmak ve ortamı/araç gereci sağlığa zarar vermeyecek durumda tutmayı sağlayan tüm süreç ve yöntemlerin genel adıdır.
İçinde barındığı hayvan, insan ya da bitkide hastalığa yol açan herhangi bir mikro organizmadır. (virüs, bakteri, prion, spor, mantar gibi)
Biyolojik ve kimyasal kirlerin, pıhtı ve kurumuş artıkların fiziksel olarak ortamdan uzaklaştırılmasıdır.
Patojen mikro organizmaların yok edilmesidir. Dezenfeksiyon işlemi gereçleri dezenfeksiyon sıvılarında bekleterek manuel olarak yapılabileceği gibi gelişmiş termal dezenfeksiyon cihazları ile de gerçekleştirilebilir.
Patojen olan veya olmayan bütün mikroorganizmaların spor formlarıyla birlikte yok edilmesidir.
İnsana mikro organizmaların bulaşmasının önlenmesidir
Yarada mevcut patojenlerin temizlenmesidir
Antisepsiyi sağlayan kimyasal ajanlardır.
Gereçlerin 170 °C-200 °C civarında yüksek ısılarda belli sürelerde bekletilerek sterilize edilmesi işlemidir.
Gereçleri 170 °C-200 °C civarında yüksek ısılarda belli sürelerde bekletilerek sterilize etmeye çalışan cihazların genel ismidir. Günümüzde bazı dezavantajlarından dolayı kuru hava sterilizatörleri artık tercih edilmemekte, yerini otoklavlara bırakmaktadır. Çünkü bu tür sterilizatörler çok yüksek sıcaklıklarda ve uzun sürelerde etki eder (örneğin: 170 °C’de 1 saat). Yüksek sıcaklık aletlere zarar verebilir. Kuru hava ile sterilizasyon zaman alıcı bir yöntemdir, her metal alet için (örneğin: başlıklar için) uygun değildir. Oluklu aletler, türbinler için uygun değildir. İçerisinde plastik olan, conta olan ürünler bu cihazlarda sterilize edilemezler .
Gereçlerin yüksek basınçlı buhara maruz bırakılarak mikro organizmaların yok edilmesidir. Bu yöntemin temel prensibi ortamdan havanın uzaklaştırılarak buharın her yere nüfuz etmesini sağlamaktır. Basınçlı buhar hücre zarını patlatarak mikro organizmayı etkisiz hale getirir.
Doymuş su buharıyla sterilizasyon sağlayan cihazdır. “Buhar sterilizatörü” olarak da adlandırılır. Otoklav “kendiliğinden kilitlenen” anlamına gelir. Basınç yükseldiğinde kapağı kendiliğinden kilitlendiğinden bu ad verilmiştir. Otoklavlarda temel ilke steril edilecek malzemenin her noktasının belli bir ısıya sahip su buharı ile yeterli süre temas etmesinin sağlanmasıdır. Nem ısı transferinde önemli rol oynadığı için çok daha hızlı ve etkin sterilizasyon sağlanır.
Katı aletlerin ve A tipi oluklu enstrümanların, porozlu ürünlerin, paketli veya paketsiz olarak bu standartta belirtilen yüklemeler dahilinde sterilizasyonu. (B sınıfında farklı tarz ürünler aynı çevrim içinde sterilize edilebilirler; aynı anda hem tekstil, hem katı, hem oluklu alet, hem paketli hem paketsiz ürün konabilir). B sınıfı sterilizasyon yapan otoklavların bunu geçekleştirebilmek için kademeli ve tekrarlı ön vakum yapmaları gerekmektedir. Ayrıca ısıtmaya başladıktan sonra da vakum pompası ile aşamalar halinde vakum yapmak, hatta kurutma işlemini de vakum ile yapmak B sınıfı sterilizasyonun özelliğidir.
Otoklav üreticisi tarafından tanımlanmak şartı ile aşağıdakilerden en azından birini ve tüm katı enstrümanları da içeren aletlerin sterilizasyonu: Porozlu ürünler, küçük porozlu ürünler, A tipi oluklu ürünler, B tipi oluklu ürünler, tek katmanlı paketli ürünler, çok katmanlı paketli ürünler. (S sınıfı bu bahsi geçen tüm ürünleri sterilize eder, otoklav üreticisi tanımı doğrultusunda aynı çevrim içinde en az bir tür ve katı enstrüman birlikte sterilize edilebilir). S sınıfı sterilizasyon yapan otoklavlar genelde sadece ısıtmaya başlamadan önce vakum yaparlar. Ancak Melag marka S sınıfı otoklavlar hem ön vakum, hem de buhar oluşumu başladıktan sonra da grativasyon tekniği ile kademeli vakum yaptıklarından paketli ürünler ve başlıklar dahil pek çok ürünün sterilizasyonuna uygundurlar.
Sadece paketsiz ve katı enstrümanların sterilizasyonu. N tipi otoklavlar genellikle el aletleri gibi oluk içermeyen enstrümanların sterilizasyonunda kullanılır. Melag N tipi otoklavlar kademeli fraksiyonlu vakum özelliği ile diğer N sınıfı otoklavlardan ayrılmaktadırlar.
Sterilizasyon cihazının bir kullanımda gerçekleştirdiği evrelerin tümüne birden çevrim adı verilir. Bir çevrim genellikle üç evreden oluşur. Sterilizasyon öncesi evre: Tek yada çoklu vakumla hava boşaltılır, basınç ve sıcaklık yükselir. Sterilizasyon evresi: Uygun basınç ve sıcaklıkta belli bir süre bekleme aşamasıdır. Seçilen programın gerektirdiği sıcaklık ve basınçta programın öngördüğü süre kadar beklenir. Sterilizasyon sonrası evre: Son vakumla kurutma evresidir. Bu aşamada basınç ve sıcaklık düşerek cihaz normal ısıya gelir. Eğer gereçler hemen kullanılacaklarsa kurutma evresi beklenmeden cihaz durdurulup içindekiler alınabilir, çünkü bu aşamaya gelmiş olan yük artık sterildir.