Mikromotorlar Diş Hekimlerine Ne Gibi Avantajlar Sunar?
Mikromotorlar pratikte en yaygın kullanılan dental cihazlardan biridir. Endodontide birçok uygulama ile genel diş hekimliği ve implantoloji için iyi çalışan, rahat bir el aletine sahip olmak önemlidir. Birçok ülkede, yüksek hızlı hava tahrikli endomotorlar en popüler seçenektir, çünkü havalı bir mikromotor elektrikli el aletinden çok daha ucuzdur ve bakımı kolaydır. Bununla birlikte, elektrikli mikro motor hızla popülerlik kazanarak özellikle Avrupa ve Asya'da daha sıklıkla tercih edilmeye başlanmıştır.
Hem havalı mikromotorlar hem de elektrikli mikromotorlar çeşitli avantalara sahiptir. Hava tahrikli elektrikli el aletlerini karşılaştırırken dikkate alınması gereken en önemli 2 faktör, dakika başına devir olarak ifade edilen hız ve watt olarak ifade edilen torktur. Peki, sizin için en uygun cihaz hangisi? Doğru bir karar vermenize yardımcı olmak adına aşağıda havalı ve elektrikli endomotorlar hakkında daha detaylı bilgiler vermeye çalışacağız.
Havalı Mikromotor
Hava tahrikli cihazlar, kesme veya dönme hareketi oluşturmak için hava enerjisini kullanarak çalışır. Bu teknoloji uzun yıllar boyunca kendini kanıtlamış, özellikle fonksiyonelliğinin yanı sıra bakım ve onarım kolaylığıyla dikkat çekmiştir. Seneler içerisinde üreticiler, ürünlerinin güvenilirliğini ve gücünü arttırmak ve maliyetleri düşürmek için zaman ayırdılar ve bu konularda oldukça yol kat ettiler.
Aslında, hava tahrikli bir aleti kullanmanın birçok avantajı vardır. Hava tahrikli yüksek hızlı mikromotorlar, elektrikli mikromotorlara kıyasla daha ufak bir kafaya sahiptir, ağırlık anlamında daha hafiftir ve elektrikli muadillerine göre daha kolay kullanılmaktadır. Bu özellikler, daha az el yorgunluğu, özellikle de el aletlerinin sıklıkla kullanıldığı yoğun ofislerde daha rahat bir kullanıcı deneyimi anlamına gelir. Birçok diş hekimi, hava tahrikli bir el cihazı kullanırken, ne yaptıklarını daha kolay bir şekilde hissedebildiklerini, çünkü hızın azaltılmasının ve frekansın değiştirilmesinin mümkün olduğunu söyler; böylece diş hekimi, frezin dişe temasını “duyar”. Bu da daha hassas bir iş süreci anlamına gelir.
Havalı mikromotorlar, elektrikli cihazlara kıyasla daha yüksek bir hıza, fakat daha düşük bir torka sahip olma eğilimindedir. Ancak, bir frez dişle temas ettiğinde, direnç oluşur ve bu direnç frezi 150.000 - 300.000 rpm'ye kadar yavaşlatır. Enstrümana düşen yük ne kadar fazla olursa, yavaşlaması o derece artar.
Son 10 yılda, türbinlerin gücü önemli ölçüde artmıştır; standart türbinler günümüzde 20 Watt'lık bir güce sahiptir ve dişe uygulanan 3 N'lik bir yük sorun yaratmaz. Tavsiye edilen standart yük altında maks. 2N türbin, sağladığı daha yüksek hız nedeniyle daha fazla verimliliğine sahiptir. Sadece çok fazla bir yükte, örneğin kron hazırlarken, elektrik tahrikli yüksek hızın frezeleme verimliliği daha yüksektir.
Hava tahrikli mikromotorların sterilizasyon prosedürleri sırasında hasar görme olasılığı düşüktür. Olası hasarların onarımı da daha kolay ve daha az maliyetlidir. Ayrıca cihazların yatırım maliyeti de daha düşüktür. Gelelim havalı mikromotorların dezavantajlarına.
En belirgin dezavantaj hava tahrikli cihazların gürültüsü ve titreşim hissidir. Birçok diş hekimi, özellikle tedavisi esnasında hissedilen endişe düzeyini düşürmek, süreci rahatsızlık vermeyen bir deneyim haline getirmek için çok çalışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, hava tahrikli el aletleri, hastaları tedirgin edecek belirgin bir gürültüye sebebiyet verir.
Elektrikli Mikromotor
Bazı diş hekimleri elektrikli mikromotorlara geçmeye tereddüt ederler. Özellikle hava tahrikli enstrümanları kullanmaya alışkın olanlar yeni bir cihazı öğrenmek anlamında birtakım çekinceler yaşarlar; çünkü süreç sadece yeni bir aletin çalıştırılmasıyla ilgili mekanik hareketi öğrenmeyi değil, aynı zamanda nasıl davrandığını hissettirmeyi de içerir.
Elektrikli el aletleri, frezelerin dönüşünü ve kesme hareketini oluşturmak için bir elektrik motoru kullanır. Elektrikli mikromotorlar, biraz daha ağır olma eğilimi gösteren ve özellikle uzun süre kullanıldığında el yorgunluğu yaratabilecek cihazlardır. Kesme esnasında dişe artan basınç vermek ilk aşamalarda zorlayıcı olabilir, çünkü hava ile çalışan bir alette olduğu gibi “ses geri bildirimi” yoktur.
Elektrikli mikromotorlar maks. 200.000 rpm’e çıkabilirler, bu bakımdan hava tahrikli muadillerinden biraz daha yavaştır. Buna mukabil elektrikli mikromotor, direnç ve yüksek seviyede yük ile azalmayan tutarlı bir tork sağlar. Bu özelliğiyle daha yumuşak ve daha hassas bir kesime imkan tanır.
Elektrikli el aletlerinin en büyük avantajı, sabit bir hız tanımlama imkanına sahip olması ve preparasyonlarda yüksek bir esneklik sağlamasıdır. Elektrikli mikromotorun sabit hızı 100 ila 40.000 rpm arasında ayarlanabilir, buna mukabil havalı bir motorunun hızı genellikle 5.000 - 20.000 rpm arasında sınırlandırılır. Bazı elektrikli cihazlar torku düşük hızda kontrol etmeye ve ek ENDO hazırlıkları yapmaya olanak sağlar. İşte bu tür mikromotorlara “tork kontrollü endodontik mikromotor” veya kısaca “endomotor” adı verilir. Bu tür motorlar torkun yanı sıra devri de çok hassas bir şekilde kontrol ederek 50-100 rpm lere kadar düşebilmekte ve 1000 rpm lere çıkabilmektedirler.
Hastalar açısından bakıldığında, elektrikli el aletleri daha sessizdir ve yüksek titreşim hissi üretmez. Dental anksiyetesi olan hastalar için bu önemli bir konudur; elektrikli el aletleri hastaların tedaviye uyum sağlamasına yardımcı olur. Tahmin edebileceğiniz üzere, hasta memnuniyeti, kliniğe daha çok hastanın gelmesini sağlar.
Gürültüdeki fark kesinlikle ayırt edilebilecek şekildedir. Yüksek frekansta ses farkı 1,5 kata kadar ulaşır. Düşük hızla çalışırken fark çok daha yüksektir. Elektrik motoru neredeyse gürültüsüz iken hava motoru önemli bir gürültüye sahiptir.
Yavaşlama süresi de elektrik sistemlerde daha iyidir. Elektrikli mikromotorlardaki LED ışığı da diş hekimlerine birçok avantaj sunar. Yapılan çalışmalar, dental prosedürlerde yaygın olarak kullanılan metal alaşımlar göz önüne alındığında elektrikli el aletlerinin daha verimli kesiciler olduğunu göstermektedir.
Neden Mikromotor Denince Morita?
Kanal tedavisi cihazları ve kanal tedavisi malzemeleri konusunda dünyada lider Japon Morita firmasının en önemli icatları arasında, 1992 yılında dünya piyasalarına lanse ettiği ilk apeks bulucu olan Root ZX ve 1996 yılında sunulan ve hala bir benzeri üretilemeyen aynı cihazda apeks buluculuyla endodontik mikromotorun buluştuğu kombine kanal tedavisi cihazı TriAuto ZX bulunmaktadır. Aradan geçen uzun zaman içerisinde Morita firması sürdürdüğü Ar-Ge faaliyetleriyle önce monitörlü apeks bulucusu ile entegre çalışan Dentaport ZX endodontik tedavi ünitesini, sonra da bu ürünlerin yeni versiyonlarını üretmiştir.
Günümüzde Morita firması endodonti ilmine katkı sunmaya devam etmektedir. En popüler ürünleri arasında yeni ve kompakt tasarımıyla Root ZX mini monitörlü apeks bulucu, onunla kombine veya ayrı çalışabilen TriAuto mini kablosuz, ergonomik endodontik mikromotor bulunmaktadır. Ayrıca Dentaport ZX setin kanal tedavisine yeni bir boyut kazandıran OTR (Optimum Torque Reverse) fonksiyonlu; kanala nazik, apekse duyarlı, akıllı ve hassas, aynı zamanda dişin doğal kanal yapısını muhafaza eden modeli 2015 yılında endodonti profesyonellerinin kullanımına sunulmuştur.
2017 yılına gelindiğinde ise Morita, 100. kuruluş yılı onuruna efsane TriAuto ZX cihazının OTR ve yeni OGP (Optimum Glide Path) fonksiyonlarıyla yeniden doğduğu TriAuto ZX2 modelini dünya diş hekimliği camiasına sunmuştur.
Unutmayın, 1991 yılından beri tüm Türkiye’ye diş sağlığı ile ilgili cihaz ve sarf malzemeleri temin edip, satış öncesi ve sonrası her süreçte destek veren Metco Dental, kanal tedavisi cihaz ve malzemeleri için de Dünya’nın Bir Numaralı markalarını beğeninize sunar. Özellikle Morita markalı ürünlerimiz her türlü endodonti ihtiyacınızı garantili ve uygun bir şekilde çözer.
Danışmak istediğiniz tüm konularda; metco@metcodental.com adresine mail atabilir veya 0216 345 7424 numaralı telefonu arayarak bilgi alabilirsiniz.